Feza ŞEN, fezasen@gmail.com
Sağlık amaçlı turizm ve/veya sağlık için başka coğrafyalara gidilmesi ilk çağlara kadar dayanmakta. Cumhuriyet Türkiye’sine bakarsak da (Dr Öğretim Üyesi Seher Gülenç’e göre) dört dönem sağlık turizmi için gelişme dönemi olmuş.
- 1923-1962 Kaplıca merkezlerinin açılmaya başladığı ilk dönem,
- 1963-1983 Sosyal termalizm uygulamalarının gündeme geldiği ikinci dönem,
- 1985-2000 Sağlık turizmine yönelik teşvik politikalarının geliştirildiği üçüncü dönem,
- 2001-2023 Sağlık turizminde reformların yapıldığı ve eylem planlarının hazırlandığı dördüncü dönemdir.
Reform ve planlamaları yaparken abartalı bir ciro rakamı ile Sağlık Turizminde hedefi yanlış mı seçtik acaba? Hedef; akademi, kariyer, kişisel kazançlar ve benzeri değil gelir getirici unsurların toplam faydasının ulusal düzeyde korunması olmalıydı belki de…
“Gerçeklerle yüzleşelim (mi) dediğim dönem ise dördüncü dönem… Niye mi?
Öncelikle bu değerlendirme de sağlık turizmi çok geniş spektruma sahip bir başlık olduğu için Medikal Turizm alt başlığındaki kanaatlerimi paylaşıyorum.
Bu dönemi global açıdan değerlendirirsek;
- Farkındalığın başladığı dönem,
- Globalde medikal turizmin yaygınlaştığı dönem,
- Hastaların sınırları aştığı, havayolları ile ulaşımın geliştiği, globalizasyon ile ticari sınırların kalktığı dönem…
Bu dönem ülkemiz açısından;
- İklimi, ulaşım kolaylığı, kaliteli sağlık hizmeti, rekabetçi fiyatları, güçlü tıbbi teknolojisi ve insan kaynağı, hizmete hızlı erişimi, kültürel ve turistik cazibesi ile avantaj dönemi,
- Denetleyen ve düzenleyen otoritenin belirleyici rolünün daha da güçlü olduğu dönem,
- Strateji ve kalkınma planlarının da Medikal Turizmin hedef gösterildiği dönem,
- Hedefimiz 2023 yılı için 2 milyon hasta 20 milyar dolar gelir…
Sonuç: 2025 USHAŞ verilerine göre ise 1 milyon 506 bin hasta, 3 milyar 22 milyon dolar gelir…
Bu sonuca göre düşünme zamanı değil mi?
- Reformların yapıldığı eylem planlarının hazırlandığı dönemde tanınmak ve bilinirlik artışı yakalayan sağlık turizmi; birçok üniversite de çalışmalara konu olmakla birlikte akademik unvanlı birçok kişinin yetiştiği de bir dönem oldu.
- Kayıt dışı ve merdiven altı çalışmalar neticesi kötü referansların görüldüğü lakin kötü olanın hak ettiği cezaları almaması ile de yurt dışı itibarda ivme kayıpları yaşadı.
- Pazarın büyüme algısı neticesi çok kazanç elde edeceği düşüncesi hasta piarı yerine simsarlaşma, fiyat rekabetini hızlandırdı.
- Fırsatları, fırsatçıların kazanca çevirdiği dönem olurken gerçekten bu işe yatırım yaparak kalite çizgisini yükseltmeyi hedefleyenlerin de rekabete yenildiği bir dönem gibi oldu.
- Lakin 20 milyar dolar hedefine ulaşılamadı.
Yapılan çalışmaların tamamının iyi niyetle yapıldığını biliyoruz ama liyakat, denetim ve ahlak unsurlarını içermeyen her bir iş ve işlemin ayağımıza dolanması da kaçınılmaz tabiat doğrusu…
Uzayan randevu sorunu olan sağlık sistemi ile mi büyüyecek, Sağlık Turizmi? Yoksa globalizasyon sonrasında her sektör de kamu yerini özele bırakırken sadece sağlık alanında özelin rekabetçisi olan bir kamu anlayışı ile mi gelişebilecek, Sağlık Turizmi?
Denetleyici ve düzenleyici otorite tabi ki elini hiç çekmeyecek lakin sınır net; hastaya yapılan iş ve işlemler tıbba uygun ise bırakın yatırımcı büyüsün, ülke kazansın. Hindistan örneği gibi sadece sağlık için gelen ciro yerine sağlık turizm gelirlerinin; tüm sektörlere ve ülkemize katkı toplamını ölçseydik, aracısıyla sunucusu da belki ayrışmazdı…
Medikal Turizmden Medikal Endüstriye dönüşüm zamanı, kaçırmayalım….
- Üreten sağlık modelinde Medikal Turizm, sağlık sektörünün bir alt parçası olmaktan uzaklaştırılmalı, Medikal Endüstriye dönüşmeli, doğasından kaynaklı sorunlarının ulusal sağlık planlaması içinde değil de spesifik çözümler ile çözümü önemli.
- Medikal Turizm de en büyük ve sinsi tehlike rekabettir, ulusal platformda kamu ve özel sektör rekabet ile gelişemez, Medikal Turizmin tüm paydaşlarında rekaberlik olmalı, kamu ve özel sektör beraberliği başarıyı perçinler, değer ölçüsü üretilen kamuoyu menfaati olmalı.
- SUT fiyatları ile çıkmaza giren özel sağlık sektörünün can suyu diye sahiplendiği bir alan olmamalı Medikal Turizm. Gelecek görmeli, yatırım yapmalı.
- Medikal Turizme yatırım yapmak isteyen özel sağlık kurumlarının önü planlama engelleri ile kısıtlanmamalı hatta bu yönde gelişmek isteyen tüm özel yatırımlara (denetlemedeki başarı kriterine göre) kadro, özellikli ünite, yatak başta olmak üzere teşvikler verilmeli.
- Özel Sağlık sektörü kendini savunamıyor, yaptığı güzel işleri anlatamıyor olabilir, aynı işleri yaparak farklı olunmaz, bilim sağlık diplomasisi yapabilmeyi başarmalılar. Medikal Turizmi özel sağlık sektöründeki afiliasyonlar geliştirir.
- Medikal turizmde sektörel yapının henüz tam oturmadığı, dağınık yapının bütünsel bir yapıya dönüşümü için USHAŞ; sadece sahibi kamu olan bir A.Ş. gibi davranarak olabildiğince özerkleşmeli, ana menfaatinin ülkemize hasta transferi olduğu, gelen hastanın hizmet alacağı kurum mülkiyetinin önemi olmadığı fikrini önemsenmeli.
- USHAŞ özerk bakış ile paydaş iletişim ve rekaberliğini, bir KOBİ danışmanı gibi tetikleyerek sinerji yaratmalı ve paydaşların İnovasyon, İş birliği, İhracat triadı için gerekli alt yapı USHAŞ tarafından sağlanmalı.
- Özel sağlık yatırımcılarının finansman kabiliyetinin daha çok kullanılabileceği bir model oluşturulmalı, her türlü mevzuat / ruhsat işlemlerinde pazara giriş kolaylaştırılmalı.
- Sistemin akreditasyonu olması kaçınılmaz doğru olmakla birlikte referans olan akreditasyonları yok saymadan TUSKA akreditasyonunun bilinirliğini ve kabulünü artırmak hem TÜSEB hem de USHAŞ tarafının asli görevi olmalı.
- Komplikasyon sigortası gereksinimdir lakin tıbbi hata olup olmadığına karar verirken yurt dışı hastanın tabi olduğu hukuksal mevzuatlar açısından hasta mağduriyeti yaşanmaması adına geçerli ikili sözleşmelerin yapılması çözümü kolaylaştırır.
Yazar ve tarihçi Yuval Noah Harari der ki; “İnsanlar, şu anda insanlığın ulusal düzeyde çözülemeyecek üç varoluşsal tehditle karşı karşıya olduğunu anlamalı. Sorunlar sadece küresel düzeyde çözülebilir. Bu tehditler nükleer savaş, iklim değişikliği ve teknolojik bozulma, yani özellikle yapay zeka (AI) ve biyomühendisliğin yükselişi.
Yani Sağlık Turizminde globalde bazı fırsatların gerisinde kalsak da sağlıkta dijitalizasyon ve biyomühendislik ışığında Medikal Turizmin Medikal endüstriye dönüşümün yakalamalıyız.
Unutmayalım ki;
- Medikal Turizm hızlı dönüşme riskine sahiptir. Öncesinde hastalar mobil olup başka ülkelere giderken yeni dönemde belki de tıp ekipleri mobil olacak ve hastanın bulunduğu ülkeye giderek hizmet sunabilecektir. Biz konuşurken kaybedebiliriz. Bu riski görerek dinamik olmalıyız.
- Sağlık; hizmetin sunumu, tedarik, cihaz, yazılım, genetik, biyoteknoloji, sağlık turizmi vb gibi birçok paydaşı bünyesinde barındıran bir “Medikal Endüstridir.” Covid sonrası, sağlık hizmeti ve medikal kapasitenin stratejik bir unsur olduğu görülmüştür.
Türkiye olarak bu pastadan pay almaya devam etmek istersek;
Napolyon’un dediği gibi “dünya bir ülke olsa başkenti İstanbul olurdu” sözünden hareketle Prof. Dr. Melih Bulut Hocamın hep işaret ettiği gibi, “İstanbul; şimdiki dünyanın bilim ve sağlık merkezi olmalı…”