Mehmet Can MİLCAN, mehmetcan@kirilmaz-milcan.av.tr
Tıbbi müdahaleyi hukuka uygun hâle getiren unsurlardan birisi de hastanın aydınlatılmasıdır. Tıbbi müdahale süreçlerinin hukuki anlamda en önemli noktası hastanın bilgilendirilmiş olmasıdır. Söz konusu bilgilendirme, hastadan alınan rıza ile birlikte hukuki karşılık bulmaktadır.
Uygulamada onam formu, aydınlatılmış onam olarak ifade edilen rıza metninin, bilgilendirilmiş rıza olarak tanımlanmasının hukuki anlamda daha isabetli olacağı kanaatindeyim. Ancak terminolojik açıdan kavram karışıklığına yer vermemek adına yazımda onam formu kavramını kullanacağım.
Bir kişinin vücut bütünlüğüne ancak kendisinin rızası doğrultusunda müdahalede bulunulabilir. Söz konusu müdahale, tıbbi müdahale ve tıbbi uygulamalara karşılık gelmektedir.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 26. maddesinde bu husus, “Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.” şeklinde düzenlenmiştir.
Aydınlatılmış onamın yasal dayanağı en başta 1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 70. maddesinde “Tabipler, diş tabipleri ve dişçiler yapacakları her nevi ameliye için hastanın, hasta küçük veya tahtı hacirde ise veli veya vasisinin evvelemirde muvafakatını alırlar.” şeklinde yer almaktadır.
Hasta Hakları Yönetmeliği’nin öncelikle 7. maddesinde “Hasta, sağlık hizmetlerinden nasıl faydalanabileceği konusunda bilgi isteyebilir.” hükmü yer almaktayken, 15. maddesinde ise yapılacak olan bilgilendirmenin kapsamı belirtilmiştir. 31. maddesinde ise rızanın kapsamı ve rızanın aranmayacağı durumlar hüküm altına alınmıştır.
Bir diğer yasal düzenleme ise Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’dır. Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 26. maddesi “Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır. Yapılacak aydınlatma hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir.” şeklindedir.
Uygulamada ve karşılaşmış olduğum uyuşmazlıklarda hastalar tarafından aydınlatmanın yapılmadığı ve/veya aydınlatmanın amacına uygun olarak yapılmadığına yönelik davaları gözlemlemiş bulunmaktayım. Bu noktada aydınlatılmış onamın mutlaka yazılı olması gerektiğini ortaya koyan bir yasal düzenleme söz konusu olmamakla birlikte, uyuşmazlıklar karşısında ispat gücünün artırılması adına yazılı olmasını önermekteyim. Aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiği hususu hekim tarafından her türlü delil ile ispatlanabilmektedir. Nitekim aydınlatmanın yapılmadığına veya eksik olduğuna yönelik iddialar karşısında, hekim ve organizasyon sorumluluğu kapsamında sağlık kuruluşu aydınlatmanın yapıldığını ispatlamakla yükümlüdür.
Hastanın yapılacak olan tıbbi müdahaleye rıza göstermesi tek başına yeterli değildir. Hastanın bu sürece ilişkin bilgilendirilerek yapılacak olan işleme rıza göstermesi gerekmektedir. Aydınlatılmış onam formları hukuki açıdan bakıldığında da sadece matbu bir metnin hasta tarafından imzalanmasından ibaret değildir, hastanın aydınlatılması temel olandır. Onam formlarının temelinde yapılacak olan tıbbi müdahale ve tıbbi müdahalenin olası risk ve komplikasyonları (tıbbi uygulamaya ilişkin olarak öngörülemeyen, öngörülse dahi önlenemeyen durumlar) hakkında bilgilendirmeye yönelik olmalıdır.
Tıbbi müdahalenin kapsamının ne olduğu, tıbbi müdahale öncesinde hasta tarafından dikkat edilecek hususların ne olduğu, hastanın önceden veya mevcut kronik bir hastalığının bulunup bulunmadığı, herhangi bir operasyon geçirip geçirmediği, tıbbi müdahalenin ne şekilde gerçekleştirileceği, tıbbi müdahale sonrasında hastanın dikkat etmesi gerekenlerin neler olduğu, hasta tarafından dikkat edilmemesi hâlinde tıbbi anlamda yaşanabilecek sorun ve komplikasyonların neler olduğu, gerçekleştirilecek olan tıbbi müdahalenin riskleri ve yan etkilerinin neler olduğu, tıbbi müdahalenin kim tarafından yapılacağı, seans yapılarak gerçekleştirilecek bir tıbbi müdahale ise kaç seans olarak planlandığı ve seans süresinin ne kadar olduğu, hasta tarafından uygulamanın/tedavinin reddedilmesi durumunda tıbben oluşabilecek olumsuzlukların neler olduğu ve tıbbi hususlara ek olarak kanaatimce tıbbi müdahale sürecinde fotoğraf veya video görüntülerinin hangi amaçlarla alınacağı ve sonrasında kullanılacağı onam formlarında temel olarak yer alması gereken unsurlardandır.
Sağlık Hizmetlerinde Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik, görsel içeriklerin kullanılmasına ilişkin düzenlemeler getirmiştir. Yeni düzenleme kapsamında da, Görsel İçerik Kaydetme ve İşleme Onam Formu yer almaktadır. Söz konusu yeni düzenleme ile görsel paylaşımı KVKK ve hasta hakları açısında bir izin prosedürüne tabiyken , tıbbi müdahale sürecinin de bilgilendirme ve rıza ile birlikte bir prosedüre göre şekillendirilmiş olması zorunluluk teşkil etmektedir.
Her tıbbi müdahale yapısı gereği risk taşımaktadır. Komplikasyonun varlığı hâlinde hekimin komplikasyona yönelik bilgilendirmede bulunması ve komplikasyon yönetimini hukuki ve tıbbi standartlara uygun yapmış olması hâlinde sorumluluğu bulunmayacaktır. Bu nedenle hekimin hastayı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmiş olması, hukuki, cezai ve idari sorumluluğu açısından hekimi koruyucu nitelikte bir işlem olacağıdır.
Sağlık turizmi açısından aydınlatılmış onam (consent) yurt içi sağlık hizmetlerinden çok daha kritik öneme sahiptir. Bunun nedeni de hastanın yurt dışından sadece tıbbi müdahale gerçekleştirilmesi için ülkemize gelmesidir. Hizmet ihracatı işleyişi ile ülkemiz tarafından sunulan hizmetin kalitesi ve itibarı açısından da sağlık turistinin aydınlatılmış olması önem teşkil etmektedir.
Sağlık turizmi kapsamında yer alan hasta ile sağlık kuruluşuna gelmeden önce mutlaka çevrimiçi (online) olarak görüşme yapılmalıdır. Görüşmede onam formu içerisinde yer alan hususlar üzerine, tıbbi sürecin işlevsel olarak yönetilmesi açısından hasta ile iletişim kurulmalı ; mevcut sağlık durumu, geçirmiş olduğu operasyonlar gibi bilgi ve belgeleri de temin ederek sağlık kuruluşuna gelindiğinde tıbbi müdahalenin gerçekleştirilmesine engel olan bir durum oluşmaması için tespit öncesinde yapılmalıdır.
Sağlık turizmi kapsamında consent form olarak adlandırılan onam formu doğrultusunda hasta detaylı ve kapsamlı bir biçimde tıbbi müdahale süreci ve sonrasına ilişkin bilgilendirilmeli ve aydınlatılmalıdır. Hasta tıbbi müdahale sonrasında ülkesine döndüğü zaman olası bir komplikasyon ile karşılaşması hâlinde yargı mercilerine başvurmaktadır. Özellikle sağlık turizmi kapsamında yer alan hastaların her komplikasyona karşı dava yoluna gitme eğiliminde olduğunu gözlemlemekteyiz.
Bu noktada da hastanın tıbbi müdahalenin gerçekleştirilmiş olduğu ülke ve sağlık kuruluşundan oldukça uzak bir lokasyona dönmüş olması kendisini en başta psikolojik olarak olumsuz etkilemektedir. Bu noktada da sağlık turizmi kapsamında faaliyet gösteren hekim ve sağlık kuruluşlarımız tıbbi müdahale sonrası sürece ilişkin komplikasyon aydınlatması ve komplikasyon yönetimine ilişkin olarak çok daha detaylı ve titiz bir şekilde süreci ele almalıdırlar. Bu işleyişte gerek detaylı aydınlatmanın yapılması gerek komplikasyon yönetiminin bütüncül bir şekilde ifa edilmesi gerekse de sürecin iletişim ve psikolojik boyutunun da göz ardı edilmeden işlevsel bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir.
Sağlık turizmi kapsamında hizmet sunan hekim ve sağlık kuruluşlarımız bu hususlara gereken özen ve zamanı ayırdığı takdirde hukuki ve cezai sorumluluklarını minimize ederek hasta memnuniyetlerinin artmasını sağlamakla beraber , ülkemizin hizmet ihracatına hem maddi hem de itibar noktasında katkı sağlayacaklardır.









