Balneoteropötik Ajanların Fizik Tedavide Kullanımı

Fuat YALMAN, fuatyalman@duzce.edu.tr

En geniş anlamıyla Balneoterapi’yi, termal ve/veya mineralli suların, peloidlerin ve gazların belirli bir yöntem ile uygun doz ve sürede kür tarzında tedavi amaçlı kullanımı olarak ifade edebiliriz. Kaplıca tedavisi; kaplıcalarda yapılan, balneoterapiyi de içeren sağlık amaçlı girişimlerin bütünüdür. Bunlar; balneoterapi, rehabilitasyon, psikoterapi, fitoterapi, klimaterapi, iş uğraşı terapisi, diyet, merkeze spesifik, elektroterapi, akupunktur, masaj, farmakoterapi, aromaterapi ve sağlık eğitimi olarak belirtilebilir. Doğal mineralli suların belirli bir sürede, gün boyu bölünmüş dozlarda ve belirli miktarlarda içilmesi ile yapılan kür programlarına içme kürleri diyoruz. İçme kürlerinin etki mekanizmaları; fiziksel etkenler (miktar, sıcaklık, osmotik basınç gibi) ve kimyasal etkenler (Kimyasal bileşikler, mineraller, eser elementler gibi) olarak iki gruba ayrılmaktadır. Şişelenmiş mineralli suların kimyasal kompozisyonları uygun dozlarda kullanılmaları halinde fiziksel tıp ve rehabilitasyonun ilgi alanına giren çeşitli sağlık sorunlarında destekleyici etkiler gösterebilir. Yapılmış çalışmalarda, mineralli sudaki kalsiyum kemik metabolizmasının, mineralli sudaki kalsiyum kemik metabolizması üzerine akut dönemde etkili olduğu bildirilmiştir.  Etkisinin kalsiyum fosfat üzerine akut dönemde etkili olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra etkisinin kalsiyum fosfat tuzundan daha uzun sürdüğü bildirilmiştir. Bunun yanı sıra, yüksek kalsiyumlu mineralli su kullanımının, menopozal kadınlarda kemik döngüsü belirteçlerini azalttığı tespit edilmiştir. Şişelenmiş mineralli sular, osteoporoz tedavi ve proflaksisinde, gebelikte, laktasyonda, büyüme çağında; kolay ulaşılabilen, kolesterol, trigliserid yükselmesi endişesine yol açmayan, kalori içermeyen, polifarmasiye neden olmayan, dispepsi şikâyetine yol açmayan, bölünmüş dozlarda içilebilen, emilimi ve biyoyararlanımı yüksek, günlük sıvı ve diğer mineral ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olan önemli kalsiyum kaynaklarıdır. Sodyum içeriği yüksek olan sular hipertansif hastalarda, sodyum kısıtlaması yapan kişilerde dikkatli kullanılmalıdır. Sülfatlı sular asit ortam oluşturarak kalsiyum atılımını arttırırlar. Bu yüzden kalsiyum sülfat yerine kalsiyum bikarbonat içeren suların tercih edilmesi daha uygundur. Mineralli sulardan magnezyum emilimi %50’dir. Yemeklerle birlikte alındığında emilim artmaktadır. Bikarbonatlı sular, egzersiz, fiziksel aktivite sırasında metabolik asidozu dengeleyici olarak kullanılabilir. Bikarbonatlı sular; diürezi ve ürik asit atılımını arttırdığı için gutta kullanılabilir.

Diğer Yazılar

Yazıyı Paylaş: