Mehmet Beşir DEMİRBAŞ, mehmet_besir94@hotmail.com
Dijital dönüşüm, sağlık alanında köklü değişimlere yol açarken, diş hekimliği de bu dalgadan nasibini alıyor. Pandemi sonrası hızla gelişen tele-sağlık uygulamaları arasında öne çıkanlardan biri ise “tele-diş hekimliği” (Teledentistry). Bu sistem, coğrafi sınırları ortadan kaldırarak hastalarla diş hekimlerini uzaktan buluşturuyor ve yalnızca yerel değil, uluslararası hasta hareketliliğine de ivme kazandırıyor. Türkiye için bu teknolojik yenilik, diş turizmini bambaşka bir seviyeye taşıyabilir.
Türkiye, estetik ve sağlık turizmi açısından halihazırda cazip bir destinasyon. İstanbul, İzmir, Antalya gibi şehirler; yüksek standartlardaki sağlık hizmetleri, turistik çekicilikleri ve görece düşük maliyetleriyle her yıl binlerce yabancı hastayı ağırlıyor. Ancak çoğu zaman hastalar, tedavi planları hakkında bilgi almak veya muayene olmak için birkaç kez Türkiye’ye gelmek zorunda kalıyor. İşte burada tele-diş hekimliği devreye giriyor. Gelişmiş video konferans sistemleri, dijital ağız içi taramalar ve uzaktan görüntüleme teknolojileri sayesinde hastalar, ilk konsültasyonlarını kendi ülkelerindeyken gerçekleştirebiliyor. Bu sayede hem zaman hem maliyet açısından büyük avantajlar doğuyor.
Özellikle Avrupa ve Amerika gibi ülkelerde diş tedavileri oldukça pahalı. Örneğin, ABD’de bir kanal tedavisi 3000 dolara kadar çıkabiliyorken, Türkiye’de bu tedavi 200-300 dolar gibi bir maliyetle tamamlanabiliyor. Ancak fiyat avantajı tek başına yeterli değil. Yabancı hastaların güven duyması, tedavi sürecini önceden bilmesi, doktorlarıyla iletişim kurabilmesi de bir o kadar önemli. Tele-diş hekimliği, hastaların Türkiye’ye gelmeden önce detaylı bilgilendirme almasını, planlamalarını yapmasını ve hatta tedaviye yönelik sorularını doğrudan hekime sormasını mümkün kılıyor. Bu da hasta memnuniyetini ve tedaviye duyulan güveni artırıyor.
Türkiye, geniş bir diş hekimi havuzuna sahip. Ancak bu insan kaynağının yalnızca küçük bir bölümü kamu sektöründe hizmet veriyor. Tele-diş hekimliği sayesinde hem kamu hem özel sektördeki diş hekimleri, uluslararası hastalara erişim sağlayarak hizmetlerini genişletebilir. Özellikle genç mezunlar için yurt dışına açılan dijital kapılar, yeni iş modellerini beraberinde getiriyor.
Bu sistemin uygulanabilirliği sadece turizmle sınırlı değil. Türkiye’nin kırsal bölgelerinde ya da diş hekimi erişiminin kısıtlı olduğu yerlerde de tele-diş hekimliği, temel hizmetlerin ulaştırılmasında önemli rol oynayabilir. Diş hekimleri, bu sayede hastaları uzaktan değerlendirip, gerekli yönlendirmeleri yapabilir; böylece klinik yoğunluğunu azaltıp daha verimli bir sağlık sistemi oluşturulabilir.
Tabii ki her teknolojik gelişmede olduğu gibi tele-diş hekimliğinde de bazı zorluklar mevcut. Türkiye’de henüz bu alanla ilgili net bir yasal çerçeve bulunmuyor. Hasta gizliliği, veri güvenliği, hekim lisans sınırları gibi konuların düzenlenmesi gerekiyor. Ayrıca altyapı yatırımları, hekimlerin dijital eğitimi ve hastaların bu teknolojiye erişimi gibi başlıklar da dikkate alınmalı.
Tüm bu faktörlere rağmen tele-diş hekimliği, Türkiye’nin sağlık turizmi vizyonuna büyük katkılar sağlayabilir. Özellikle Türkiye Sağlık Turizmi Strateji Planı’nda 2025 yılına kadar sağlık turizminden elde edilecek gelirin 10 milyar doları aşması hedefleniyor. Bu bağlamda, tele-diş hekimliği gibi dijital çözümler, hasta sayısını artırmak, hizmet kalitesini yükseltmek ve uluslararası rekabette öne çıkmak için etkili araçlar olacaktır.